19 Kasım 2016 Cumartesi

The Damned United

Championship League; tabir yerindeyse Ingiltere'nin ikinci ligi... Bu ligi takip etmek için gerçek bir futbol tutkunu ya da İngiliz futboluna özel bir ilginiz olması gerekir. Yayın hakları ülkemizde satın alınmış olmasa da, belki ligin puan durumuna bakarken ya da bir kupon yaparken gözümüze çarpan bir takım var ki adını telaffuz etmek bile insanı geçmişe götürmeye yeter.
Asıl renkleri sarı lacivert olmasına rağmen gönüllerde kar beyaz, “Strongbow” formasıyla taht kuran Leeds United, bu sebepledir ki İngiliz devlerinin içerisinde kendisine “Beyazlar” lakabıyla yer bulmuştur.
leeds1
Futbolun keyfine henüz katar kavramının bulaşmadığı dönemde, avrupa arenasında görmeye alışkın olduğumuz Beyazlar, türk futbol tarihi için de önemli bir yere sahip oldu. Galatasaray’ın UEFA Kupası şampiyonluğu yolunda yarı finalde saf dışı bıraktığı takım da Beyazlar’dı, çok değil bir sene sonra Beşiktaş’ı Şampiyonlar Ligi gruplarında tarihi hezimete uğratan da…
Aynı sene tarihinin en başarılı avrupa macerasını yarı finalle taçlandırmasına rağmen tam tersi ivmeyle kendini ekonomik buhranın içinde bulması ve efsane kadrosundaki futbolcuların birbir takımdan ayrılması ile birlikte Deportivo’nun, Parma’nın makus kaderini paylaşıp alt liglere mahkum kalması da endüstriyel futbolun süpriz olarak nitelendirilemeyecek sonuçlarından biri olarak görülebilir.
kewell-viduka
Ancak ülkesinin Premier League’de olmayan ikinci büyük stadını yani Elland Road’u, yaklaşık bir asırdır mabedi olarak kullanan bir takımı, gözler Lig 1’de arıyor ister istemez..
Bir gün yine Lig 1’de, avrupa arenasında boy gösterir mi bilinmez ama o gün gelene dek hafızalara kazınmış jenerasyonuyla hatırlanmaya devam edeceği muhakkak. Belki de taraftarının karşısına katarlı Leeds olarak çıkacak, belki Rus Leeds olarak, bu bilinmezi de zaman çözecek..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder